19 Mart 2012

Kaybedilen 2 Puan

Berabere biten maçlar iki şekilde değerlendirilebilir, ya bir puan kazanmışsındır ya da iki puan kaybetmişsindir. Oynanan oyuna baktığımızda Galatasaray için elbette ki ikinci seçenek geçerli. Sadece son dakikada direkten dönen pozisyondan ötürü değil tabi ki, maçın genelinde oyuna ağırlığını koyan, rakibi yarı sahasına gömen, pozisyonlar bulan taraftı Galatasaray.

Oysa ki maç hiç öyle başlamamıştı, ilk dakikalarda dengeli devam eden bir futbol varken, ilk gol girişimi de Melo'nun on sekiz yayı civarından çektiği şutla Galatasaray'dan gelmişti. Ancak birkaç dakika sonra Fenerbahçe kimsenin beklemediği bir anda buldu golü. Herkes çıktı zannederken çizgiden topu çeviren Ziegler'in ortasına Sow'un yaptığı olağanüstü vuruş ile öne geçti Fenerbahçe. Ne Galatasaray savunmasının ne Muslera'nın yapacağı hiçbir şey yoktu bu golde.  Golden sonra Fenerbahçe baskıya devam etse de "bu da nasıl kaçar" dedirtecek tarzda net bir pozisyon üretemedi. Ancak futbolun cilvesi, Alex'in şut imkanı bulduğu ilk anda usta işi bir vuruşla ikinci golü buldu Fenerbahçe. Skora bakılarak yorum yapıldığında, bu dakikadan sonra Galatasaray'ın oyundan biraz daha düşmesi, Fenerbahçe'nin baskıya arttırak bir gol daha bulup maçı koparması hatta tarihi farka gitmesi beklenebilirdi. Ancak skor 2-0 olsa da o dakikaya kadar sergilenen futbolla bunun mümkün olmayacağı aşikardı. Zira Fenerbahçe'nin baskısı tamamıyla atmosferin etkisiyleydi, gollerde organizasyondan ziyade bireysel yetenek ön plandaydı.

20'lerden itibaren ilk şoku atlatan Galatasaray oyunu önce dengeledi, sonra rakip yarı sahaya yıktı. Bu dakikalarda Fenerbahçe kapansa da Galatasaray'ı durduramadı. Çünkü Fenerbahçe, yarı sahasının her noktasında basan, pres yapan, rakibe pas imkanı tanımayan bir oyundan ziyade kendi ceza sahası önüne çizgi halinde dizildi. Bu da Galatasaray'a daha da rahat organize olma imkanı sağladı. Nitekim sezon boyunca alışık olduğumuz şekilde göbekten derinlemesine gelişen bir organizasyonla Galatasaray golü bulup, oyundan sonra maça da ortak oldu.

İkinci yarı değişen bir şey olmadı

Özellikle ilk yarının son 10 dakikasında facia bir futbol oynayan(!) Fenerbahçe'nin ikinci devrede biraz olsun toparlanması bekleniyordu. Lakin Alex'in maçtan sonra ifade ettiği gibi bir duygusal üstünlük vardı, bir de taktiksel. Başlarda atmosferin ittiği Fenerbahçe bu gazla bir yere kadar gelebildi, o noktadan sonra sazı eline alan Galatasaray, maçın sonuna kadar oyunu domine eden taraf oldu. Fakat hemen herşeyi ideal olan Galatasaray'ın sıkıntısı kanatlardı. Daha doğrusu hücum kanatları, zira göbekteki tandemleri gayet iyi işleyen, kenar beklerinden de hücuma gerekli desteği alan Galatasaray'da orta dörtlünün iki kanadında da bütünlüğü sağlayabilecek oyuncular olmayınca gol bulmak zorlaştı. Nitekim, büyük bölümünü adeta tek kale oynadığı maçta Galatasaray, daha önce pozisyonlar yakalasa da beraberliği getiren golü ancak 83'de bulabildi. İki golde de pozisyonu hazırlayan kişi olan Selçuk İnan'a da ayrı bir parantez açmak gerek burada. Bana göre Selçuk, Türk futbolu üstü bir futbolcudur. İdeal bir orta sahadan beklenen pres, isabetli pas, ceza sahasına orta, şut gibi özelilliklerin hepsine fazlasıyla sahip olan Selçuk bu maçta da her zamanki gibi Galatasaray'ın en göze çarpan oyuncusuydu.

Maç boyu yarı sahasına gömülen Fenerbahçe'de, kapılan toplar da ileride yalnız kalan Sow ve Alex'e ulaştırılamayınca Kadıköy'de taraftar maçın büyük bölümünü diken üstünde ıslıkla geçirdi. Son dakikada yine bir Selçuk İnan organizasyonunda Baros kale dibinde üst direği nişanlayınca, Kadıköy serisinin bitişi yine başka bahara kaldı. Fakat o bahar çok da uzak değil, play-off'ta Fenerbahçe bu futbol ile devam ederse Galatasaray'ın yarım kalan hesabı kapatması işten bile değil.

Galatasaray şampi-yon

Türk basının şampiyonluğa çok yaklaşaan takımlar için kullandığı bir "şampi" tabiri vardı ya hani. Büyük resme bakacak olursak, Galatasaray daha önce araladığı şampiyonluk kapısını bu maçta ardına kadar açtı bana göre. O yüzden artık Galatasaray şampi değil şampiyon diyebiliriz. Elbete ikiyi bölünen puanlar, yarışı tekrar kızıştırabilir ancak Galatasaray'ın şampiyonluktaki tek gerçek rakibi Fenerbahçe'nin bu futbolla play-off'ta Galatasaray'ı sürklase etmesi ancak bir mucizeyle mümkün olur. Üstelik Fenerbahçe'nin hala içeride oynayacağı bir Bursa, Avni Aker'de oynayacağı bir Trabzon maçı olduğunu da hatırlatmak gerek.

Hiç yorum yok: