23 Temmuz 2012

Oz Büyücüsü

Geçen cuma oynanan ve ABD'nin Büyük Britanya'ya 40 sayı fark attığı basketbol maçınının izleyenleri arasında tanıdık bir isim de vardı...

21 Temmuz 2012

Nokta Atışları

Geçtiğimiz sezon ligi zirvede tamamlayan Galatasaray, buna karşın birkaç istisna hariç hemen hemen hiçbir maçı kolay koparamadı. Buradaki temel sorun Galatasaray'ın kapanan rakipler karşısında hücum opsiyonlarının kısıtlı oluşuydu. Kapanan takımları açmanın en bilindik yolu oyunu enine yaymak ve bu sayede rakip oyuncuların arasındaki mesafeyi genişleterek bu boşluklardan faydalanarak pozisyon üretmektir. Lakin oyun enine açılsa bile top taşıyıp adam eksiltebilecek, çapraz koşu yapabilecek delici kanatlarınız yoksa rakibin dengesini bozamayacağınızdan bunun bir manası kalmıyor. Galatasaray'ın tüm sezon boyunca bir garanti golcü ile birlikte eksikliğini hissettiği şey işte buydu. Bu yüzden çoğu zaman büyük bölümünü rakip yarı sahada geçirdiği maçlarda bile kolay kolay skor üretemedi. Buna rağmen yine de Galatasaray'ın şampiyonluğa uzanmasının altında yatan sebep sağlam bir omurgaya sahip oluşuydu. Ekseriyetle, 4-4-2 dizilişini tercih eden Galatasaray'ın Muslera'dan başlayan ve Semih-Ujfalusi, Melo-Selçuk, Elmander-Necati'den oluşan sağlam omurgası şampiyonluğu getirdi. Zira Galatasaray'ın sezon boyunca attığı gollere bakıldığında büyük bölümünün göbekten gelişen derin top organizasyonlarıyla geldiği görülüyor.

Ancak önümüzdeki sezon üç kulvarda yarışacak bir takımın hele ki Şampiyonlar Ligi arenasında böyle kısıtlı bir hücum yelpazesiyle başarıya ulaşmasının zor olduğu aşikar. Ve transfer sezonun başlamasıyla Galatasaray bu eksiklerini gidermek adına hamleler yaptı. Bunların sonuncuları da bana kalırsa nokta atışı niteliği taşıyan Amrabat ve Burak transferleri.

Amrabat, rakip yarı alanda top taşıma ve dripling yapma özelliklerine sahip bir oyuncu. Dinamizmi, fizik gücü ve adam eksiltme özelliği en büyük artılarından. Yanı sıra ayağının düzgün oluşu sebebiyle etkili şut atabilen ve isabetli orta açabilen bir yapıya sahip. Ayrıca iki yıldır Türkiye liginde oynuyor oluşu, adaptasyon açısından pek fazla sıkıntı yaşamayacağını gösteriyor, ki bu da oldukça önemli. Maliyeti kafalarda soru işaretlerine sebep olsa da Galatasaray'dan alacağı transfer ücretinin önemli bir kısmından feragat edip bonservise eklenmesini isteyişi, hem ekonomik açıdan kulübün elini rahatıp transferin önünü açarken hem de Amrabat'ın aylardan bu yana devam eden süreç boyunca ortaya koyduğu tavrın samimi olduğunun bir göstergesi.
Burak Yılmaz yanlış tercihlerden ötürü kariyerinin hatrı sayılır bir bölümü heba olan bir oyuncu. Ancak Şenol Güneş'in elinde yeniden pişmesiyle kendini buldu ve adeta bir gol makinesine dönüştü. Onu krallığa taşıyan, bir sezonda rakip filelere bıraktığı 33 gol Trabzon hücumu adına ciddi bir yekun tutsa da Lazio ve Lokomotiv Moskova dışında hiçbir Avrupa ekibinden teklif almayışı düşündürücü. Aslında bu durum hem Türkiye ligi standartlarına karşı dışarıdaki bakış açısını ortaya koyarken hem de bu gol sayısının yanıltıcı olmaması gerektiğini gösteriyor. Elbette Burak çok iyi bir oyuncu, ancak lig standartları göz önüne alındığında bu gol sayısı çok da fazla abartılmamalı, anlatmaya çalıştığım bu.

Yazının başında da sözünü ettiğimiz üzere Galatasaray'ın bir diğer eksik yönü etkili son vuruşlara sahip bir garanti golcüye sahip olmayışıydı. Sezon boyunca birçok maçta bunun ceremesini çeken Galatasaray'da Burak hem bu açığı kapatabilecek, hem de yerli olması hasebiyle bir sonraki sezondan itibaren yabancı sayısının 5'e düşürüleceği göz önüne alındığında bulunabilecek en ideal alternatif. Buna mukabil Trabzonspor'un averajla şampiyonluğu yitirdiği sene takımı sırtlayan Selçuk-Burak ikilisinin yeniden bir araya geleceğini ve bunun her ikisinin de performanslarına olumlu yönde katkı yapacağını unutmamak gerek.

13 Temmuz 2012

İyi Bir Futbolcudan Ötesi


Hamit "joker" diye niteleyebileceğimiz meziyetlere sahip bir oyuncu. Zira tercihen hem sağ bekte hem de Galatasaray'da transferi elzem olan orta sahanın sağında kullanılabilir. Birden fazla mevkide oyanayabiliyor oluşu; olası sakatlık, ceza durumlarında farklı görevlerde değerlendirilebileceğinden Fatih Terim'in elini güçlendirdi diyebiliriz. Ayrıca ayağının düzgün oluşu ve uzaktan attığı etkili şutlarla her an skoru değiştirebilecek bir oyuncu. Buna en basitinden 2010'da yılın golü seçilen Kazakistan maçındaki füzesini örnek gösterebiliriz. Oyunculuk özellikleri bakımından sadece kariyerine bakıldığında kapasitesi ve kalitesi anlaşılabilir.

Lakin onu farklı kılan özellikleri çok başka. Milli takımdan da hatırlanacağı üzere Hamit doksan dakika durmak bilmeden mücadele eden, herşeyini ortaya koyan, hırslı, hem yaşı hem karakteri itibariyle takıma abilik, liderlik edebilecek vasıfta bir oyuncu. Fenerbahçe'den maddi anlamda daha tatmin edici bir teklif almasına karşın Galatasaray'ı tercih etmesi bile herşeyi özetidir. Bu açıdan Galatasaray, Hamit transferiyle iyi bir futbolcudan çok daha fazlasını kazandı. Bu çok net.